GIDA DESTEKLERİ ..DOĞAL GIDALARIN ALTERNATİFİ Mİ?

GIDA DESTEKLERİ ..DOĞAL GIDALARIN ALTERNATİFİ Mİ?
13 Şubat 2018 tarihinde eklendi, 3.320 kez okundu.

Vitamin yetersizliği , vitaminlerin bağırsaklardaki sentezi ve bıo yararlanım için bağışıklık sisteminin rolü..

:
Geçen gün bir resim ve yazı paylaşmıştım.
.
Kapsüllerdeki vitamin ve diğer takviyeler ile ilgili bir eleştiri postu idi.
Çok eleştiri yazıldı eleştirim için.
Mesaj ile postu neden yorumlara kapattığımına yönelik eleştiri yazılarıda geldi.
.
Şimdiye kadar çok konuşulmayan ve doğru kabul edilen takviyeler konusunda bir anlayış var.
.
Son 100 yıldır yaşadıklarımızın özeti aslında bu.
.
Endüstriyel Gıda üreticileri,İlaç ve Kimya sanayii ve bunların arka planında dünyayı yönlendirmeye çalışan bir zihniyete daha yakından bakmak gerekiyor.
.
Önce 1930 lu yıllardaki yaklaşımlara bir bakalım
.
Ne diyorlardı bize .
.
Dünya nüfusu çok hızlı yükseliyor .
Milyarca insanın beslenmesinde sorunlar yaşanacak.
Doğal kaynaklar bu nüfusu beslemeye yetmez.
Dünyadaki doğal kaynaklar sınırlıdır.
Özellikle tereyağı ve zeytin yağı gibi yağların kaynakları bütün dünyayı besleyecek kapasitede değil.
Aynı zamanda dünyadaki kirlilik çoğalıyor :
Tarım geriliyor ,topraklar yeterli değil artık.
İnsanların beslenmesinde protein ,vitamin,yağlardan alınacak esansiyel asitler çok önemli ama bunların yetersizliğinde hastalıklar ortaya çıkacak.
.
Şimdi kimya sanayi dünya insanlarını besleyecek derecede mükemmel ürünler üretti.
Tereyağındaki ,zeytinyağındaki bütün içerikleri çok daha fazla içeren ve ayrıca onların yetersiz olduğu bir çok maddeyide barındıran bir ürün ortaya çıktı .
Bunun adı .
MARGARİN …
.
İşte böyle başladı bizim üzerimizdeki küresel oyunlar .
.
Öne sürülen gerekçeler ,doğal ve normal kabul edilecek olgular .
Hiçte yadırgamadık.
Kuşkulanmadık.
Milyonlarca ton margarin tükettik.
Tereyağımızı unuttuk ,zeytin ağaçlarını kestik.
Sütlerin bile yağsız olanlarını diet diye önümüze konulanlarını tükettik.
:
Yaşadığımız hastalıkların kaynağında bu yanlış besin kaynakları olduğunu ne zaman anladık ?
50-60 yıl geçti belkide .
Kalp ve damar hastalıkları ,diabet ve obezite ciddi derecede yaygınlaştı .Ülkelerin yarı nüfüsu bu hastalıkların pençesindeki zavallılar haline dönüştü.
Kanser diye önü alınamayan bir ölümcül hastalık bütün toplumu ahtapot gibi sardı..
Her aile çevresinde artık mutlaka kanser vakası yaşanıyor
:
Endüstriyel ürünlerin müşterisi olanlar ,aynı zamanda ilaçların ve diğer kimyasal olarak üretilenlerinde müşterisi oldular.
:
Sadece margarin değil ,artık soframızdaki tüm besinler doğal kaynaklardan değil endüstriyel işlemler sonucu modifiye ve deforme olmuş besinlerdir.
.
Antibiotik mikropları öldüren bir zehir.
Bütün mikrop gibi canlı olan diğer mikroorganizmalarıda öldürdüğünü daha yeni anladık :
Dünyada üretilen antibiotiklerin % 25 i eczanedeki antibiotik kutularında ,% 75 i ise hem tarım ilaçlarında hem hayvan yemlerinde hemde gıda koruyucular olarak yediklerimizin içinde .
.
Margarin çok öne çıktığı için örnek verdim.
:
Ama margarin gibi o kadar çok örnek var ki.
.
Eğer bu olgu anlaşılmaz ise ,eğer bu düğüm zihinlerde çözülmez ise bugün güdülenmiş bir toplum olarak önümüze ne konulursa onu yemeye devam edeceğiz.
Hiç sorgulamadan ,hiç araştırmadan doğru olarak kabul edip onların kafamıza enjekte ettikleri ile bir yanlış paradigma oluşturacağız.

.
.
İLAÇ DÜNYASINDA DENİZ BİTERKEN.
İlaç ve kimya sanayiinin ortaya çıkardığı tablo yıllar önce eleştirilmeye başlandı.
İlaçlara karşı alternatifler arandığı yıllar 60 ‘lı yıllardır:
İlk akla gelen bitkilerdi:
Birden bir bitki çılgınlığı başladı :
M.Trebenin kitabı milyonlarca sattığında artık herkeste bitkisel algı gelişmişti.
Bitkilere olduğundan çok fazla anlamlar yüklendi :
Bunu hala yaşıyoruz.
Abartılmış bir bitkisel destek tüketimi yaşıyoruz
Bitki baronları her gün karşımızda durmadan yeni yeni mucizevi bitki krüleri anlatıyorlar.
.
Sanayiciler bununda rant olarak çok iyi bir kaynak olduğunu çabuk kavradılar .
Yine ilaç algısı ,yani hızlı iyileştirici algısını devam ettirmek ve bunu kullanmak için kapsül formlarında bitkisel destekler üretmeye başladılar :
Ve çoğununda içeriğinde ilaç etken maddeleri olduğunu yıllar sonra öğrenebildik.
Bunları proteinler,vitamin ,mineral ,antioksidan,esansiyel yağlar ve diğerleri izledi.
:
Şimdi yeni bir hikaye lazımdı.
.
Aynı margarindeki gibi gerekçeler .
:
DÜNYA BİTTİ..
Dünyadaki doğal kaynakların kirlendiği ve tükendiği işlendi sürekli.
Dediler ki..
Toprak ,hava ve su kirliliği ile artık doğal besin bulmak mümkün değil :
Denizler kirlendi ,ağır metaller var ; balık yemeyin
Tarımsal ilaçlarla meyveler ,sebzeler kimyasal dolu tüketmeyin.
Hava kirliliği ile bulutlardan asit yağmurları geliyor ,hiç bir şey yemeyin.
.
Bunları çok yazmak istemiyorum,karşılaşıyoruz.
.
V.s. v.s .bu örneklere baktığımzıda dünyayı mahvedenler bizden daha çok çevreci ve çok daha yeşil bir maske takmışlar
:
Kendilerine ”Yeşil Devrim” gibi bir lansman sloganı buldular
:
Yeşil devrimciler ;Kimya sanayi ile zehirleri hala üretmeye devam ediyorlar.
Ama kendisini suçlu ilan etmeden ,yeni başka kimyasal ürünlerle yeni gıda alternatifleri öne sürüyor.
:
Vitamin ve mineral yetersizliği ,hatta protein yetersizliği diye bir sorun ortaya çıkıyor .
Neden ?
Buna endüstriyel gıda üretiminin ,fastfood gibi hızlı tüketim tarzının insanlara kazandırdığı lezzet çılgınlığı eklendiğinde endüstriyel işlem görmüş ürünlerde ne proteinden ne vitaminden ne de mineralden söz etmek mümkün olmadı .
:
Karınlarını doyuran insanlar ,midelerine bir sürü yiyecek ve içecek ile doldurdular :
Ama hala protein ,vitamin ,mineral yetersizliği devam etmeye devam etti.
.
İnsanlar hastalık sorunları ortaya çıktığında vitamin ve mineral eksiklikleri öncelikle onlara söylendi.
.
Hastalanmamak için vitamin ,mineral ve diğer destekleri alınmasına yönelik çok iyi kurgulanmış manipulasyonlar yapılmaya başlandı:
:
Şimdi ilaç ve kimya dünyası ilaçlardan elde ettiği rantın daha fazlasını gıda desteklerinden almaya başladı.
:
İNSAN METABOLİZMASI NASIL ÇALIŞIYOR .
Vücudumuzun gereksinimi olan proteinler,vitaminler ,mineraller ve diğer yararlı maddeler nasıl bir bıo yararlanım fonksiyonunda metabolizmamıza giriyor ? .
:
İşte anlatılmayan ve açıklanmayan temel konu bu.
.
Gıdalarda bulunan protein,vitamin,mineral ve yağlar hangi metabolik süreçlerden sonra bizim yaşamımızın sürdürülmesinde etkin olabiliyorlar ?
:
Ağızda başlayan midede gelişen bağırsaklarda son şeklini alan beslenme hikayesini çok bilmiyoruz.
:
Bilmediğimiz için de çok kolay aldatılıyoruz.
.
İlaç dünyası bu anlamda bize sadece hastalandığımızda ilaç sunduğundan , yönlendirdiği modern tıpta bu nedenle akademilerde beslenme dersleri yer almaz.
:
Bizde bu yararlı ögeleri bir soket gibi görme mekanik alışkanlığı oluşur.
Vitamin gidecek orada bir eksik yer var ,orada eksikliği giderecek ve sağlık böyle sağlanacak.
:
İnsan vücudu bir bıolojik ,kimyasal işlemlerin olduğu muazzam bir yapı.
Çok grift ,çok dolambaçlı ve çok karmaşık bir sistemler bütünü.
:
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ.
Bu sistemler bütününün merkezide bağışıklık sistemi :
:
Diğer bütün sistemlerin birbirine bağlı olmasını ve senkronize olarak birlikte birbirini destekleyerek ve besleyerek çalışmasını sağlayan bir sistem.
:
Bağışıklık sistemi ve onunla birlikte iç içe olan sindirim sistemi beslenme ile sağlık ilişkisinin sağlandığı sistemlerdir.
.
TIP buna immün sistem adını vermiş.
Tanımlayabildiği ise çok az bir olgu.
Sadece antikorları immün sistem olarak görüyor.
Otoimmün hastalılıklar ortaya çıktığında da antikorları baskılamak için kortizon ilaçları veriyor .
Suçlu olan antikorlar ,baskılanmaları lazım diye bir sonuçtan yola çıkıyor.
.
MİKROBİYOTA .
Bu grupta sürekli yazdığımız gibi bağışıklık sisteminin % 90 ‘ını bağırsaklardaki MİKROBİYOTA dediğimiz canlı mikroorganizmalardan oluşan 1.5 -2 kilogramlık bir organ oluşturuyor.
.
Mikrobiyotanın kurucusu ve koruyucusu olanda 100 Trilyon probiotik bakteri .
Bunlar canlı mikroorganzimalar .
:
O kadar mükemmel ,o kadar muazzam işler yapıyorlar ki bizim hastalıklara karşı direncimizin artması ,hastalıkları yenmemizdeki iyileştirici mekanizmaların sağlanmasında çok büyük rolleri var.
:
Bu mikrobiyotadaki olanların bugün için sadece % 15 ‘ini tanımlayabiliyoruz.
:
Araştırmalar bize her gün yeni bilgiler aktardığında bu sistemin yaptıkları karşısında ağızımız açık kalıyor.
:
TANIMA ,ALGILAMA ,AYIRT ETME VE BİLGİYİ DEPOLAMA .
Besleme olarak yediğimiz ve içtiğimiz tüm maddeleri ve içeriğindekileri tanıyan ve algılayan bu probiotikler .
.
Besin maddelerinin doğal olanlarını algılayıp ,bunların bıo yararlanım formlarına dönüşmesini sağlayanda bu mikro canlılar:
:
Aynı zamanda vücuda çeşitli yollarla giren doğal olmayan maddeleride tanıyorlar :
Bu maddeler onlar için yabancı maddeler olduğunda bıo yararlanım yapmıyorlar:
:
Yabancı maddeleri vücutta olmaması gereken maddeler olarak kabul edip onları dışarıya atmak için çaba sarfediyorlar.
:
Gıdalardaki proteinleri,vitaminleri,mineralleri,antioksidanları ve diğer tüm yararlı maddelerin moleküler yapılarını tanıyor ve bunlar hakkındaki tüm bilgileri bağırsaklardaki peyer plaklarındaki hafıza hücrelerinde saklıyorlar
:
Sonra vücuttaki diğer organ ,duyu ve dokulara sinirler yolu ile bu bilgileri iletiyorlar :
Metabolizmaya zararlı olan patojenlerin tüm moleküler genetik şifreleri yok edilmeleri için öncelikle fagosit hücreler ve antikorlara iletiliyor..
:
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BIOLOJİK OLARAK ÇALIŞIYOR .
Biolojik prosesler zincirlerinden sonra bir gıda bizim yararlanacağımız bir forma ulaşıyor .
.
Yani gıdanın içindeki formu ile metabolizmadaki fromu aynı değildir.
.
Gıdadaki from değişerek dönüştüğünde ancak bıo yararlanım sağlanabiliyor .
Bütün bu işlemlerin bütünselliğinde sağlık etkisi ortaya çıkıyor:
:
B vitaminlerinin çoğu özellikle B12 vitamini mesela hiç bir gıdada emilim yapıldığı formda olmuyor .
:
Onları sentezleyerek bağırsaklarda emilim yapılabilecek forma dönüştüren probiotiklerin yaptığı işlemlerdir:
.
Yani lahana turşusunda bol miktarda B12 var diye bir tanım yanlıştır .B12 yi oluşturacak bileşenler ancak sindirim ve bağışıklık sistemlerindeki prosesler sonucu tam B12 vitamini formuna ulaşır.
.
Beslenme gıda içeriğindekilerin doğrudan mekanik olarak alımı ile sağlanmaz
.
Yararlılıkların ancak ve ancak değişip dönüştüğünde sağlanabileceğinin çok iyi kavranması gerekir.
:
K12 ve H vitaminin sadece bağırsaklarda probiotiklerden tarafından üretildiğini daha yeni öğrendik.
:
GIDA DESTEKLERİNDEKİLER .
Son 100 yılda bizi manipulasyonlar ile yanıltanlar yeni yeni ortaya çıkardıkları ile yeni rant sistemleri oluşturuyorlar.
.
Aynı dün margarin için öne sürdükleri gerekçeler ile bizi şimdi doğal yiyeceklerden uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
:
Küresel bir dünya yaşamı içinde kentselleşme ile ortaya çıkan hızlı yemek tüketimi ile tercihlerimizi büyük oranda hazır işlenmiş gıdalardan yana yapan insan sayısı milyarlarcadır.
:
Milyarlarca insan protein ,mineral ve mineral alımı konusunda yediklerinde bunları ne kadar olduğunu ne bilmekte ne de merak etmektedir:
.
Günde 1 porsiyon meyve ve sebze yiyerek elde edilecek vitamin desteği alınmadığı için bu yanlış beslenme sonucu vitaminsizlik ortaya çıkmaktadır:
:
Sonra o bilindik cümleler karşınıza çıkar .
C vitamin eksiliğinizi gidermek için C vitamini desteği alınız.
O kadar çok bu destek içinde C vitamini vardır ki ,bu bir desteğin karşılığını almak için bir kamyon portakal yemeniz gerekir:
Hemen kabullenilecek bir algı.
C vitamini eksikliğim var ….
Hemen bir kamyon portakal yemek mümkün olmadığına göre hemen bir kapsül C vitamini alayım dersiniz.
Bu kurgu artık ,çok genel kabul gören bir algıdır.
.
Diğer bütün protein ,mineral ve vitamin eksikliklerindede karşımıza bu çıkınca gelsin destekler ,yutulsun kapsüller:
:
Hem o kadar zamanımızda yok .
Pazara çık meyveler ,sebzeler ,bakliyatlar al,eve gel ,bunları hazırla ..
Zaman yok ..
Çok çalışmamız lazım ..
Sistem bu şekilde işletilmektedir.
:
BAKALIM BU DESTEKLERİ METABOLİZMA NASIL ALGILIYOR .
Birinci önemli konu her gıdanın doğal olarak bir bütünsel moleküler yapısı vardır .
.
Ayrıca her protein ,vitamin ve mineralinde kendien özgü moleküler yapısı vardır.
:
İşte bağışıklık sisteminin algı reseptörleri hafızaya kaydettikleri bir gıdanın doğal olduğunu ve metabolizmaya uygunluğunu bu reseptörler ile kontrol eder.
.
Endüstriyel işlemlerde doğal gıdalar ve içeriğindekilerin moleküler yapısına uygun yapay destekler oluşturulur:
:
Tam birebir aynısını değil ,aynısına yakın olanını oluşturmaya çalışırlar
:
Bunun için bir çok kimyasal ve teknolojik işlemler uygularlar :
Doğal bir molekülü taklit etmeye çalışırla
Yapay olanı doğala benzetmeye çalışırlar. :
.
Bir gıdada doğal olarak var olanı bir taşınabilir ve satılabilir forma dönüştürmek için çeşitli indirgeme işlemleri yaparlar
:
Bu işlemlerde uygulanan diğer maddelerinde içine girdiği başka formda ve içerikte maddeler ortaya çıkar
:
Mesela sitrik asit özellikle turunçgillerde çok yoğun bulunur .
Çok yararları vardır doğal formu ile :
.
Ama endüstriyel teknolojilerde sülfür ile ancak yeni bir forma dönüşür .
O zamanda sitrik asit sülfür ile birlikte bir zehir olur endüstriyel boyutunda:
Turşu,konserve ve salça yapımında kullanırsınız ve kendinizi zehirlersiniz
Bunu kimse araştırmaz tabi doğal olarak ,hastalanır iseniz size ilaç hazırdır .
Sistem bu şekilde kurgulanmış.
:
Veya sakarin gibi tatlandırıcıların üretimine bakıldığında beynin dilden gelen algılamalar ile tatlı algısını alması ,ancak bağırsaklarda emilime geldiğinde moleküler yapısı yabancı ve deforme bir yapı olduğundan emilim yapılmaması mekanizmaları üzerine konumlanmıştır.

Bütün zero denilen diet denilen yiyeceklerde ve içeceklerde bu tatlandırıcılar kullanılır bundan dolayı.
.
Şeker almayın ,şeker zararlı ,şekerden kaçının onun yerine biz bir madde ürettik ,onu tüketin derler.
:
Gıda desteklerinin üretiminde bir bütünsel olarak adına gıda denilen ürünün nasıl doğal olanının karşılığı olduğunu bilmemekteyiz.
:
Proteinin ,vitaminin,mineralin ne kadar doğal karşılığı olduğu moleküler yapısının metabolizmada kabul edilebilirlik ve kullanılabilirlik konusunda açıklamalara ulaşamıyoruz.
Bu konuda sırlar perdesi var .
.
Normal bir bağırsak florasında probiotikler ve oluşturdukları simbiotik yaşam ile yabancı maddeleri kabul etmeyip emilim yapmazlar ve onların dışarı atılması için bütün mekanizmaları çalıştırırlar
.
Adına gıda da denilse ,adına protein de denilse ,vitamin ve mineral de denilse eğer yapı yabancı olarak algılanacak bir moleküler yapıda ise zararlı olarak algılanacaktır.
:
.
BAĞIRSAK FLORASI BOZULMUŞ İSE
:
Yani bağırsaklarda yeterince probiotikler yok ise öncelikle doğal gıdaları sentezleyecek bir proses gelişmeyecektir.
.

Doğal olan bir gıdanın içeriğindeki hazinelerden yararlanım olmayacaktır
.
Ne proteinsel ne vitaminsel ne de mineraller olarak yararlanım olmayacaktır :
.
Gıda eğer doğru ve tam bir şekilde midede daha sindirim yapılmaz ise ,posa olarak bağırsaklara geldiğinde emilim yapılabilecek formda olmayacaktır :
.
Ve bu form büyük moleküllü olduğundan bağırsak dokularına karşı zorlayıcı bir etki yapacaktır.
.
Glutende karşımıza çıktığı gibi bağırsak dokularını tahrip edecektir.
Vilüsleri tırpan gibi biçecektir.
.
Hatta bu gıdalar emilim yapılamadıkların da kimyasal olarak çürümeye başlarlar
.
Çürüyen gıdalar toksik madde olarak zararlı bir maddeye dönüşürler :
.
Bu sistemsel sorun ,yararlı bir gıdayı zararlı bir gıdaya dönüştürebiliyor .
.
Gaz oluşur bu çürümelerle ,şişkinlik ve hazımsızlık ortaya çıkar:
.
Bağırsaklarda geçirgenlik var ise bu zararlı formdaki gıdalar toksik olarak dokulara ve organlara giderek zarar verirler.
:
Doğal gıdalar ile beslenildiğinde dahi ortaya vitaminsizlik ve mineral eksiliğinin ortaya çıkmasının nedeni ;
Bozulmuş bir bağırsak florası
Zayıflamış bir bağışıklık sistemi
Düzgün çalışmayan bir sindirim sistemi
Adına İBS veya bağırsak geçirgenliği dediğimiz sorunlar bütünüdür.
.
.
Bağırsak florası bozulmuş durumda olan bir metabolik yapıda doğal olmayan yani moleküler yapı olarak deforme yapılarda olan gıda desteklerinin yararı olacak mıdır.
:
Yararlılıkları konusunda iki iddia vardır .
Tetkiklerde ve tahlillerde ölçülen değerlerde vitamin ve mineral ve diğer protein değerlerinin gözükmesidir.
Diğer yandan hastaların kendilerini iyi hisstemeleridir.
:
İyi hissetmenin varacağı boyutta karşımıza plasebo etkileri çıkmaktadır.
İlaç ve gıda desteği üretenler Plasebo konusu, etik olmasada çok kullandıkları ve sömürdükleri bir olgudur .
.
Tahliller ve tetkikler konusunda ise mikrobiolojik ve metabolik olarak incelenmesi ve araştırılması gereken bir tanımlama araştırma dünyasının önünde durmaktadır :
.
Özellikle D vitamini konusunda çok popüler olduğu için araştırmalarda yeni boyutlar gereklidir:
D vitaminin güneşten alına bir vitamin olup ,metabolizmada sentezlenerek depolanan bir vitamindir.
Özellikle yaz mevsiminde alınan depo vitamin olarak D vitamini kışa aylarında depodan günlük gerektiği kadar miktarlarda alınıp kullanılan bir vitamindir:
Bol güneşlenme olduğu halde D vitamini eksikliği olduğunda bu durumu yanlış değerlendirmeler ile yanlış yöne götürme yapılmaktadır.
Güneş eski güneş değil diyecek kadar boyutada vardıranlar var.
Çok yakında D vitaminli endüstriyel gıdalarla karşılarşır iseniz şaşırmayın
:

Oysaki basit olan şudur.
Bağışıklık sistemi zayıflamış bir kişide ne kadar çok D vitamini alınmış olsa da ,eğer D vitamini sentezlenmez ise depolara D vitamini doldurulmayacaktır.
.
Bunun karşılanması olarak bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi değil ,D vitamin desteği alınması önerilmektedir.
.
Doğal D vitaminin senteleyip depoya dolduramayan bir metabolizmada alınacak D vitamini desteği ne kadar depoları dolduracaktır.
.
Kan tahlillerinde D vitamini değerlerini ve oranlarını görmek ile depolardaki D vitaminin sentezlenmiş formlarını görmek sanırız aynı değildir.
.
Whey tozları ile ortaya çıkan tablolar bilinmektedir.
Buna L-carnitin gibi yağ yakıcılar eklendiğinde metabolizmadaki riskler son derece tehlikeli boyuttadır:
.
Şimdi bunları proteinli sütlerde de görüyoruz.
.
Bir yandan daha fazla oranda protein iddiası diğer yandan yağ yakıcılar ile gizli bir zayıflatma ön görüsü ile bizim bedenimizi allak bullak edecekler.
:
KAPSÜLDEN SONRA ENDÜSTRİYEL FONKSİYONEL GIDALAR
Vitaminleri ,Mineralleri ,Proteinleri ,Antioksidanları ,Esansiyel yağlarıda artık kapsüllerden almanıza gerek kalmayacak
:
Eczaneye gidip kapsül almayın ,markete gittiğinizde
vitaminli sular
proteinli sütler
mineralli maden suları
antioksidanlı sakızlar
omega 3 içeren margarinler
alın yeter..
.
.
BIOYARARLANIM..
.
Bağışıklık sistemi tarafından sentezlenmeyen hiç bir maddenin bıo yararlanımı olmayacaktır :
.
Taklit ederek ,benzeterek ,özdeş hale getirmeye çalışarak elde edilen desteklerden bize ne kadar fayda geleceği tartışılmalıdır.
:
Yararlanılmayan her maddenin toksin olacağı unutulmamalıdır.
:
Fazlası zarar diye bize izah edilmeye çalışılan aslında toksik olduğununda ip ucunu vermektedir.
:
Sonuçta gıda destekleri bir ilaç gibidir.Yapay olarak oluşturulmuştur.Doğal değildirler.
Yan etkileri olan kombinasyonlardır :
:
:
SONUÇ.
Gıda destekleri olarak kapsüllerde ve endüstriyel fonksiyonel gıdalarda bize sunulanlar ve bizi bu yönde yönledirme yapanların gerekçeleri margarini bize kabullendirmeye çalışanlar ile aynıdır
:
Doğal gıdaları talep etmek ,doğal gıdaların üretilmesini desteklemek ,doğal gıdaların tüketildiği bir sistemi istemek yapılacak olan temel bir yaşam biçimi olmalıdır:
:
Doğal gıdalardan alınacak olan doğal formlar bizim sağlıklı olmamızı sağlayacaktır .
:
Doğal vitaminler ,doğal proteinler ,doğal yağlar ,doğal mineraller ve doğal antioksidanlar alırsak doğal yaşamı sürdürebiliriz.
.
Doğa bize tüm armağanlarını doğal gıdalar içinde veriyor :
.
Biz ayak bastığımız toprakların ,nefes aldığımız havanın ,içtiğimiz suyun olduğu coğrafyanın bir parçasıyız
:
Doğal yaşam içinde sağlıklı kalabiliriz.
:
Bu manipulasyonları anlayabilecek miyiz ?

Haydar YILMAZ
Araştırmacı Yazar

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git